KYK Kredi/Burs Desteklerinin Belirlenmesi

Ülkemizde pek çok üniversite öğrencisi ihtiyaçlarını karşılamak için ailesinden aldığı harçlıktan daha fazlasına gereksinim duymaktadır. Bu hususta öğrencilerin başvurabileceği çeşitli imkanlar bulunmakta, devlet desteği ve vakıf burslarından yararlanılabilmektedir. Bilindiği üzere en çok başvurulan seçenek, Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü tarafından sağlanan burs/kredi imkanıdır. Anayasamızca garanti altına alınmış sosyal devlet ilkesi gereğince Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü, 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs Kredi Verilmesine İlişkin Kanun ile Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Burs-Kredi Yönetmeliği hükümlerine uygun şekilde burs/kredi desteği sağlamaktadır. Burada değinmek istediğim bir konu var ki; mevzubahis mevzuatlarla ilgili çalışma yaptığım sırada bir yetki problemi ile karşılaştım. 03.03.2004 kabul tarihli 5102 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrencilerine Burs Kredi Verilmesine İlişkin Kanun’un yürütme maddesinde kanunun Bakanlar Kurulunca yürütüleceği söylenmekte, ‘’yönetmelik’’ başlıklı 6. maddesinde ise; ‘’Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.’’ denilmektedir. Birkaç ay sonra 24.08.2004 tarihinde 25563 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Burs-Kredi Yönetmeliğinin yürütme maddesinde ise aynen; ‘’Bu Yönetmelik hükümlerini Maliye Bakanı ile Milli Eğitim Bakanı birlikte yürütür.’’ denilmektedir. Konu ile ilgili mevzuatın Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı yetkili kıldığı açıkça anlaşılmakta iken halihazırda ülkemizde kredi/burs işlemleri Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesindeki Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğünce yürütülmektedir. Bu noktada kredi/burs sağlanması amacıyla gerçekleştirilen kamu hizmetine dair idari faaliyetin yetkisiz makamca yürütüldüğünü söylememiz yanlış olmayacaktır. Bu hususa değindikten sonra esaslı konumuza geçmek istiyorum.

Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü, ülkemizdeki yükseköğrenim öğrencilerine ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için normal öğrenim süreleri içinde aylık periyotlar halinde öğrenim burs/kredisi vermektedir. Burs; ekonomik anlamda ihtiyacı olan öğrencilere geri ödemesiz şekilde verilirken, kredi; gerekli şartları sağlayan her öğrenciye, belirlenen sürede geri ödemek koşuluyla verilmektedir. Öğrenciler dilediğinde burs/kredi almaktan vazgeçebilir, kredi alan öğrenciler vazgeçtikleri takdirde yalnızca o zamana kadar aldıkları kredinin geri ödemesinden sorumlu olurlar.

Peki Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü bu ödeneğin miktarını neye göre belirlemektedir? Bu hususta Burs/Kredi Yönetmeliğimizin 8. maddesi, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yönetim Kurulu’nun yetkili olduğunu belirtmektedir. Yönetim Kurulunun bu kararı alırken uyması gereken şartlar açısından ise burs/kredinin miktarına dair etkisi olan tek şart ‘’kurumun bütçesinin dikkate alınması’’ olarak karşımıza çıkmaktadır.  Yani Yönetim Kurulu kurumun bütçesini dikkate alarak uygun gördüğü bir miktarı aylık burs/kredi olarak belirleyecektir. Belirlenen miktarların son birkaç yıllık miktarlarına bakalım; 2018 yılında bir lisans öğrencisinin kredi/bursu 470₺ (yüksek lisansta x2, doktorada x3 kat verilmektedir), 2019 yılında 500₺, 2020 yılında 550₺, 2021 yılında 650 ₺ olarak belirlenmiştir. Bu miktarların neye göre belirlendiği konusunda bir bilgi maalesef bulunmamaktadır. Bu noktada Arayüz Kampanyamızca hazırlanan Öğrenci Ekonomisi Raporuna baktığımızda öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılama açısından dahi kredi/bursun yeterli olmadığını söyledikleri, KYK kredi/bursunu daha çok bir yardımcı-tamamlayıcı unsur olarak kullandıkları görülmektedir.

Gelin bu miktarlardaki artış oranlarının kredi/bursun alım gücünü koruma açısından yeterli olup olmadığına da bakalım. T.C. Merkez Bankası’nın internet sitesinde bulunan ‘’enflasyon hesaplayıcı’’ ile kolayca karşılaştırma yapma imkanına sahibiz. Buradaki verilere göre 2018 yılının Ocak ayındaki 470 ₺, 2019 Ocak’ında 565,66 ₺’ye, 2020 Ocak’ında ise 634,41 ₺’ye denk gelmekte. Oysa ki 2018 yılında 470₺ olan aylık kredi/burs miktarı 2019 yılında 500 ₺, 2020 yılında 550 ₺ olmuştur. 2019 Ocak’ındaki 500 ₺ ise 2020 Ocak ayında 560,77 ₺’ye denk düşmektedir. Dolayısıyla bu üç yılı artış miktarları açısından ele aldığımız zaman net bir şekilde görmekteyiz ki, enflasyonu karşılayacak seviyede artış yapılmamış, sağlanan öğrenim burs/kredisinin alım gücünde kayıp yaşanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2020 yılında yaptığı bir açıklamada; 18 yıl önce 45 ₺ olan kredi/bursun artık 550 ₺ olduğunu belirterek hükümetleri içerisinde ilerleme kaydedildiğini ortaya koymuştur. Yine Merkez Bankasının enflasyon hesaplayıcısına bakacak olursak 2002 yılının Ocak ayının 45 ₺’si 2020 yılında 281,25 ₺’ye denk gelmektedir. Burada nominal artış yaklaşık 12 kat iken, reel artışın yaklaşık 2 kat olduğunu görmekteyiz. Yani denebilir ki, Cumhurbaşkanı ilerleme kaydedildiği konusunda haklıdır. Ancak gelinen noktanın hala yeterli olup olmadığı tartışmalıdır, bu noktada okuyuculara Arayüz Kampanyamızın Öğrenci Ekonomisi Raporunu tavsiye ederim. 

Biraz da verilen kredilerin geri ödeme hesaplarının nasıl yapıldığına bakalım. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü resmi internet sitesinin ‘Hizmetlerimiz’ başlığındaki ‘Sıkça Sorulan Sorular (Kredi&Burs)’ bölümünde 32. soru ‘’Öğrenim kredisi borçları nasıl hesaplanmaktadır?’’ şeklindedir. Bu soruya cevap olarak kurum aynen; ‘’Kurumdan kredi alan öğrencilerin borcu, kredilerinin verildiği tarihten öğrenim süresi bitimine kadar geçen süre veya herhangi bir sebeple kredilerinin kesildiği tarihe kadar; kredi olarak verilen miktarlara, Türkiye İstatistik Kurumunun Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksindeki (Yİ-ÜFE) artışlar uygulanarak bulunan miktarın ilave edilmesi suretiyle hesaplanmaktadır.’’ demiştir. Yani kurum verdiği burs/kredilerin geri ödemesini Yİ-ÜFE miktarına göre belirlemektedir. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanan, enflasyonu izlemek için kullanılan temel ekonomik göstergelerden biridir. TÜİK tanımına göre; ‘’Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ ÜFE), belirli bir referans döneminde ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt içine satışa konu olan ürünlerin üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak fiyat değişimlerini ölçen fiyat endeksidir.’’ Enflasyon ise basit bir tanımla; bir ekonomi içerisindeki fiyatlar düzeyindeki artışı ifade etmektedir. Enflasyon hesaplaması için pek çok farklı endeks bulunmaktadır. Konuya meraklılar için, ilginç bir enflasyon hesaplama aracı olarak, The Economist dergisinin McDonald’s’ın farklı ülkelerdeki Big Mac fiyatı üzerinden ülkelerdeki alım gücünü karşılaştırmalı hesaplamaya çalıştığı ‘Big Mac Endeksini’ okumalarını tavsiye ederim. Konumuza dönecek olursak, yani aslında şunu görmekteyiz ki; kurum verdiği kredinin geri ödemesini hesaplarken paranın değerindeki değişimi göz önüne almaktadır. Bu çok makul bir hesaplama yöntemidir, ancak aynı hesabın kredi/bursların yıllık artışlarında neden kullanılmadığı ise cevabı merak edilen bir sorudur.

Yukarıda değindiğimiz sorunlar ışığında bundan sonra neler yapılabileceğine dair birtakım önerilerde bulunmaya çalışacağım. Öncelikle kurumun verilecek burs/kredi desteğinin miktarını belirleme noktasında makul bir dayanağı bulunmalıdır. Kurumun bütçesi göz önüne alınarak Yönetim Kurulunca bir karar verilmesi, tabiri caizse, kurum tarafından bir öğrencilere bu destek ile bir lütufta bulunuluyormuş gibi bir durum ortaya koymaktadır. Oysa ki kurum Anayasa’da ‘değiştirilemez maddelerde’ korunan sosyal devlet ilkesinin gereği olan bir kamu hizmetini yerine getirmektedir. Dolayısıyla burada hizmetin niteliği ve niceliği itibariyle amacına uygun olması gerekmektedir. Bu sebeple uygun bir dayanak olması için kurum; açlık sınırı, yoksulluk sınırı gibi hesaplamalara benzer, kendisine somut gerçekler üzerinden makul gerekçe oluşturacak bir indeks hesaplamalı veya bunu TÜİK gibi ilgili kurumlardan talep etmelidir. Yükseköğretim Öğrenci Yaşam Endeksi gibi bir isim verilebilecek olan bu hesaplama ile Kurum, kredi/burs miktarlarını daha makul ve daha meşru bir miktar olarak belirleyebilecektir. Hatta bu hesaplama özenli bir çalışma ile bölgelere ve bölümlere göre detaylandırılabilir. Öyle ki, İstanbul’da okuyan bir öğrenci ile Çankırı’da okuyan bir öğrencinin yaşamsal masrafları aynı olmayacaktır. Nitekim mimarlık gibi sürekli somut ürünler üzerinde çalışan bölümler ile hukuk gibi fikri çalışmalar gerçekleştirilen bölümlerin kırtasiye masrafları da aynı olmayacaktır. Daha sonrasında Kurum, yükseköğretim öğrencilerinin masrafları üzerinden hesapladığı bu adil miktarın yine makul hesaplamalarla yıllık artışını hesaplamalıdır. Tıpkı geri ödeme de olduğu gibi, TÜİK tarafından hesaplanan enflasyon oranları üzerinden bu hesaplama kolayca yapılabilir.

Konuya dair, öğrencilerin ekonomik sıkıntılarını daha detaylı görmek için Arayüz kampanyamızca hazırlanan ‘’Öğrenci Ekonomisi Raporu’’na göz gezdirmeyi unutmayın.

Başa dön
Skip to content