Türkiye’de Gençlerin Siyasete Katılımı: Engeller ve Deneyimler
Gençlerin Türkiye siyasetinde yaşadıkları deneyimleri ve karşılaştıkları engelleri ele aldığımız bu raporda 34 genç siyasetçi ile görüşülmüş, yaşadıkları deneyimler ve karşılaştıkları zorluklar yapısal, kurumsal ve kültürel engeller olarak üç temel başlık altında ele alınmıştır.
Araştırmada, Türkiye’de gençlerin siyasetin katılımını azaltan ve siyaseti erişilmez kılan en temel unsurun siyasetin ekonomik yükü olduğu gözlemlenmiştir. Ekonomik sermaye eksikliği nedeniyle birçok toplumsal grup gibi gençler de siyasette dezavantajlı konumdadır. Görüşmelere katılan genç adayların partilerden beklentilerinin siyasetin ekonomik yükünün partiler tarafından üstlenilmesi olduğu görülmüştür. Ancak bu desteği göremediklerini belirten katılımcılar ek olarak partilerine kendilerini kabul ettirebilecekleri kampanyalara yöneldiklerini ve maliyetlerin öngörülenden fazla olduğunu dile getirmişlerdir. Gençlerin vekil adaylıklarını şekli unsurlar üzerinden gösterme yönelimlerinin nedenleri değişiklik gösterse de temelde siyaset kurumunun dayattığı kalıpların baskın olduğu gözlemlenmiştir.
Görüşmelerden parti içi rekabetin ekonomik yansımaları olduğu da çıkarılabilir. Gençlerin özellikle parti içi kademe atlama süreçlerinde yaşça büyük rakiplerine yetişmek için masraf yapmaya mecbur kaldıkları görülmektedir. Bu durum gençlerin halihazırda yaratmakta zorlandıkları ekonomik sermayeyi hızla tüketmektedir. Bu görüşmeler kapsamında katılımcı olan genç siyasetçilerin bir şekilde sistem içerisinde kaldığı göz önünde bulundurulduğunda bahsi geçen zorlukların gençlerin geneli için daha zorlayıcı olduğu söylenebilir.
Sosyal sermaye birikiminin Türkiye siyasetinde sahnede görünebilmek adına oldukça eleyici olduğu daha önce yapılan çalışmalarla da ortaya koyulmuş, çoğunlukla parti disiplini ve demokratik sistemlerin işletilmemesi eleştirilmiştir. Ancak yaptığımız görüşmeler sosyal sermaye eksikliğini sadece genel merkezlerde ya da yönetici kadrolarda değil yerel teşkilatlarda da etkili olduğunu göstermiştir. Katılımcıların “eşik bekçileri” olarak nitelediği ve parti içerisinde kendi yerini sağlama almak adına belirli kademelerde tıkanıklığa yol açan kişilerin varlığı üzerinde durulmuştur. Katılımcılar bu “eşik bekçilerinin” parti içerisinde yerel örgütler düzeyinden genel kademeye kadar çeşitli noktalarda, kendi mikro iktidar alanlarını korumak adına yer yer liyakati hiçe sayarak hareket ettiklerini dile getirmiştir.
Parti içi sosyal sermaye eksikliğinin bir diğer yansımasıysa “hizipçilik” olarak karşımıza çıkmaktadır. Gençlerin, ekonomik veya sosyal kapasitelerinden ötürü hiziplere dahil olmaları ve bu hiziplerin destekleri ile yükselme beklentisi içinde olduğu söylenebilir. Partilerde çeşitli kademelerde görev alan gençlerin alternatif bir yükselme senaryosunun olabilirliğine inanmadıkları gözlemlenmiştir. Bu bağlamda genç temsilinin önünde oldukça net bir engel teşkil eden hizipçilik aynı zamanda Türkiye siyasetinin genel işleyişinin bir yansıması olarak görülmektedir. Türkiye’de parti içi itiraz mekanizmalarının azlığının ve katılımın kısıtlı oluşunun insanları gruplaşmaya ve bu gruplar üzerinden baskı oluşturmaya ittiğini belirten katılımcılar, gençlerin bu hiziplere dahil olmadan ilerlemesinin mümkün olmadığını da vurgulamışlardır.
Hizipçiliğin ve geleneksel siyaset düzeninin henüz oturmadığı yeni partilerdeyse sosyal sermaye beklentisinin bir diğer yansıması öz geçmiş sorgulamasıdır. Özellikle yeni kurulan partilerin gençleri öz geçmişleri üzerinden ele alması, gençlerin eşit imkanlarla mücadele etmediği ülkemizde yeni eşitsizliklerin doğmasına neden olmuştur. Sosyal sermaye sadece insan ilişkileri ile değil; okul, arkadaşlar, aile imkânları gibi birçok faktörle şekillenmektedir. Siyasete katılım öz geçmiş üzerinden sunulduğunda, siyaset içerisinde yeni adaletsizlikler üretilmektedir.
Temayül yoklamaları ve önseçim gibi parti içi demokrasi mekanizmaları her zaman temsilin önünü açmamaktadır. Hizipçilik ve “kapı bekçileri” üzerinden yapılan anlatılar göz önünde bulundurulduğunda gençlerin bu mekanizmalarla öne çıkması için gereken tam demokratik ortam sağlanamamaktadır. Bu mekanizmalar demokratik ortam yanılsaması yaratmakta ve gençler bu mekanizmalarda başarısız olduklarında yetersiz olarak etiketlenmektedir. Ancak her şeye rağmen temayül yoklamaları ve önseçimlerde başarı elde eden gençlerin parti içinde güçlendiği ve alan kazandığı belirtilmelidir.
Genç siyasetçi olmak ile gençlerin siyasetçisi ayrımı genç temsilinin en önemli ikilemlerinden biri olarak görülmektedir. Bu ikilemde temsilin daha geniş bir formunun mümkün olup olmadığı, gençlerin kısıtlı bir alana mahkûm mu edildiği tartışılmaktadır.
Kota uygulamalarının gençler adına temsil için bir alan açtığını ancak bu alanın aynı zamanda gençler arasındaki rekabeti kotaya indirgediğini belirten katılımcılar olmuştur. Bununla birlikte gençlerin kotayı alabilmek adına yaşça büyük siyasetçilerin hoşlarına gidecek tavır ve tutumları sergilemeye daha meyilli hale geldiklerini, bu nedenle de kotanın anlamsızlaştığını belirtmişlerdir.
Bu öne çıkan başlıklar araştırma raporunda detaylı bir şekilde tartışılmakta ve katılımcıların yorumlarıyla desteklenmektedir. Bunun yanı sıra parti içindeki yaşça büyük siyasetçilerin geliştirdiği “bedel ödeme” anlatısı, parti içi tıkanmaların genç temsile etkileri ve partilerin gençler adına nispi avantajları da detaylı olarak ele alınmaktadır.