Skip to content

Gençlerin Siyasette Özne Olma Hali

Bu rapor siyasi, ekonomik, toplumsal ve ekolojik krizlerin kıskacında genç olmanın artık « zor zanaat » haline geldiği Türkiye’de siyaset alanı ile gençlik ilişkilerini ele almaktadır. Farklı kesimleri (siyasi partilerde örgütlü, STÖ’lerde örgütlü, örgütsüz ve öğrenci olmayan) temsil eden dört odak grup ve bunların kesişiminden oluşan bir karma odak grup tartışmasından hareketle ele alan bir saha araştırmasının sonucudur. Rapor metni ve ona kaynaklık eden saha çalışması gençler hakkında tümü gençlerden oluşmuş bir ekip tarafından gençlerle siyaset alanı ilişkileri konusunda farkındalık yaratmak için gerçekleştirilmiş, bu satırların yazarına ise sadece başlangıç aşamasında danışılmıştır.

Sahası siyaset alanıyla doğrudan ya da dolaylı ilişkileri olan ya da olmayan gençleri kapsayan bu çalışmada toplumsal çeşitlilik de gözetilerek sadece öğrenci gençliğin ele alınmaması, çalışan gençleri de kapsaması doğru bir yaklaşım olmuştur. Her ne kadar öğrenciler artık oransal olarak da çok önemli hale gelmiş olsa ve geçmişten beri en dinamik gençlik grubunu hatta sosyolojik anlamda esas gençlik grubunu oluşturuyorlarsa da sahası çeşitlilik gerektiren araştırmalarda gençliği çoğul olarak değerlendiren yaklaşım doğru ve gereklidir. Gençlik, bir toplumsal kategori olarak kurumsal eğitimin icadıyla beraber inşa edildiğinden ötürü gençlik deyince hep aklımıza eğitim-öğretim süreci içindeki gençlik gelir oysa günümüzde dahi üniversite öğrenciliği çağında bulunanların ancak %40’ı üniversite öğrencisidir. Diğer kısmı ya çalışıyor ya da işsiz… Dolayısıyla bir yandan gençlerin ortak özelliklerine bakarken diğer yandan bu toplumsal kategorileri de unutmayarak gençliği çoğulluğuyla ele alması da rapor metnini güçlendirmektedir.

Bu tür çalışmalara temel olan esas sorun siyaset alanının gençleri temsil etmemesinin yanında gençlerle diyalog da kur(a)mamasıdır. Türkiye’de siyaset hem temsil hem de anlayış açısından hala yaşlı ve erkek… Toplumda ortanca yaş 30 civarındayken, meclisteki milletvekillerinin yaş ortalaması 50’dir, milletvekillerinin sadece 8’i (%1,3) gençtir. Benzer bir durum siyasi parti yönetim organları, belediye meclisleri hatta bazen gençlik kolları yönetimleri için dahi geçerli. Geniş bir seçmen kitlesi oluşturan 18-30 yaş grubu sadece % 1 oranında temsil gücüne sahip. Başka bir deyişle Türkiye’de gençler -oransal açıdan- çok oy veren, çok temsilci seçen ama az temsil edilen bir kitle. Yaşadıkları sorunların çözümü kurumsal siyasete bağlı ama siyasette yeterince temsil edilmeyen hatta özne olarak görülüp muhatap dahi alınmayan gençlerin yaşadıkları bir toplumun içindeyiz.

Gençler, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik sorunlardan ve demokrasi sorunlarından etkilenen en önemli toplumsal grup. Üstelik gençler artık sorunlarının çözümü için sadece « talep eden » konumunda olmakla yetinmek de istemiyor, ülkenin sorunlarının çözüm sürecinde müdahil olmak, oyuna dahil olmak istiyorlar. Oysa, mevcut durumda bunun aksini yaşıyoruz. Öyle ki, tüm kurumsal siyaseti ve tüm karar mekanizmalarını kapsayacak bir iddia ile gençlerin yeterince ciddiye alınmadığını hatta gençlere karşı ayrımcılığın yaygınlaştığını, gençlerin bir çeşit potansiyel tehdit olarak algılandığını söylemek abartılı olmayacaktır.

Gençler bir oy deposu olarak değil, siyasi/toplumsal özne olarak görülmeli. Bu da gençlerin hep eleştirdiği gibi, sosyal medyada genç diline özenerek değil gençlerin sorunlarını gençlerden öğrenerek ve beraber çözüm yolları arayarak sağlanabilir. Bu bağlamda köklü bir anlayış değişikliğinin yaşanması, yaş farklarının ve buna dayalı hak gasplarının doğal bir duruma değil gençleri dışlayan toplumsal kurguya dayalı olduğunun da hep hatırlanması gerekiyor. Bunun yanı sıra gençlerin ne bir tehdit ne de mazlum kurbanlar olmadığı, gençlerin bir toplumsal özne oluşturdukları da kabul edilmeli. Bu çalışmada da olduğu gibi, akademik alandaki mikro ve makro ölçekteki çalışmalarda özenli bir şekilde toplumsal aktöre söz veren saha araştırmalarına önem veren yaklaşımların da yaygınlaşması gerekiyor. Bu sadece gençlerin anlaşılmasını sağlaması nedeniyle değil bununla bağlantılı olarak kuşak çatışmasının diyalogu da içerecek bir hal almasına katkı sunacak bir yaklaşım olacaktır.

Bu rapora temel olan saha çalışması üç ana bölümden oluşuyor. Bunlar sırasıyla gençlerin siyaset algısı, gençlerin siyasal katılımı ve gençlerin siyasal katılımındaki motivasyonlar. Odak grupların temel konularını oluşturan bu başlıklar etrafında yapılan tartışmalar raporda geniş ölçekte, görüşme alıntılarından yapılan çok sayıda aktarımlarla yer almakta ve bize gençlerin siyasetle ilişkisi konusunda ayrıntılı bilgiler vermektedir.

Gençlerin siyaset algıları konusunda farklı gençlik gruplarından görüşmeciler birçok hususta birleşmektedir. Bunlardan ilki siyasi parti üyesi olan gençler de dahil olmak görüşmecilerin siyasetin sadece siyasi partilerde yapılmadığına inanmaları. Bu durum bir yandan siyasetin farklı mecraları olduğu konusunda bilincin oluştuğunu gösterirken öte yandan bunun siyasi parti mensuplarının da dile getirmiş olması siyaset alanının gençlerin beklentileri açısından yetersiz görüldüğüne işarettir. Ancak yine gençler somut kazanımların elde edilmesi için kurumsal siyasetin müdahalesinin gerektirdiğini de düşünmektedirler. Dolayısıyla farklı alanlar arasında etkileşimin gerekliliğiyle siyaseti algıladıkları söylenebilir. Gençler bir yandan siyaset yapmanın damgalayıcı olduğunu düşünürken öte yandan siyasete karşı da güvensiz ve umutsuzlar. Başka bir deyişle görüşmeci gençler ağır bir dille siyaset alanını eleştirmekte hatta bu alana cehaletin, yalanların, kuşak ve cinsiyet hiyerarşisinin egemen olduğunu, gençleri ikna etmekten uzak kaldığını iddia etmekte ve bir şekilde damgalamaktalar. Gençler yeni bir siyaset ve katılımcı siyaset partiler beklemekte siyaset alanın dönüşmesini talep etmekteler.

Katılım düzeyi konusunda özellikle niteliksel eleştiriler söz konusu. Üyelik süreçlerinin şeffaf olmadığı, aktif üyelerin az olduğu bizzat siyasi parti üyesi gençler tarafından dile getirildi. Yine görüşmeciler gençlerin katılımını engelleyen birçok etken sıralamaktalar; gençlerin sözlerinin önemsenmeyip çocuk muamelesi görmeleri, gençleri sadece parti içinde angarya işlerde kullanmanın yaygınlığı, siyasetçilerin gençleri anlamak yerine onlara öykünmeyi tercih etmeleri, gençlik kollarındakilerin adeta minyatür ana kademe yöneticilerine dönüşmüş ruhen yaşlı kişiler olmaları, katılmayı hak eden gençlere seslenebilen partilerin eksikliği…. Görüşmeciler etkin ve yaygın genç katılımı olması için siyasi partilerde köklü dönüşümler olması ve gençler tüm süreçlere katılımının sağlanması gerektiğine inanıyorlar.

Son olarak siyasi katılım motivasyonu konusunda görüşmecilerin olumlu unsurlardan çok siyasete katılım motivasyonunu engelleyici, demotive edici unsurları sıraladıkları görülecektir. Görüşmeci gençler ailenin, mevcut toplumsal ve siyasal ortamın, arkadaş çevresinin, parti teşkilatlarındaki mikro iktidarların, siyasette yükselmenin aile ilişkilerine bağlı olmasının, fişlenme ve gelecek kaygısının, gençlerden kesin biat talep edilmesinin, siyasi partilerin çizgilerini değiştirip güven vermemesinin, gençleri anlamayıp sadece dillerine öykünmelerinin ve özellikle siyasetin maddi kaynak gerektirmesinin siyasi katılım motivasyonunu engelleyici unsurlar olduğunu belirttiler. Motive edici unsurlar olarak, gençlerin önemli bir seçmen kitlesi oluşturmasının siyasi partileri zorunlu olarak gençlere yöneltmesi, yaşanan zorlukların paradoksal olarak siyasetle ilgilenmeyi zorunlu kılması belirtildi. Bazı görüşmeciler partide gençlere önem verilmesinin ve demokratik ortamın olmasının son derece motive edici olduğunu açıkladılar. Gençlere göre siyasi partilerin güven ve özgürlük hissi vermeleri katılım motivasyonunu arttıracaktır. Başka türlü ifade edersem «hepimiz farklıyız, hepimiz eşitiz» anlayışı geliştiren ve kurumsal yapısını buna göre düzenleyen siyasi partiler gençleri motive edebilir.

Gençler hakkında gençler tarafından hazırlanan dolayısıyla yoğun empatiyle gerçekleştirilen bu ilginç ve önemli çalışma, kurumsal siyaset, kamuoyu ve gençlik üzerine çalışma yürüten STÖ’ler ile araştırmacılara seslenmektedir. Bu metin seçim sürecine doğru yol alırken kurumsal siyasetin gençlerin özne olacağı, gençlik katılımının artacağı ve gençlik taleplerini içerecek şekilde dönüşmesine yönelik bir çağrıdır. Gençliğin toplumsal aktör olarak muhatap alınmadığı bir toplumsal-siyasal bağlamda gençlerin taleplerinin yine bir genç tarafından sunulması önemlidir. Raporun çıktılarının kamuoyunda gençler ve sorunları hakkında farkındalığı arttırmasını ve siyaset alanında daha etkin aktörler olabilmeleri için farkındalık yaratıp gerekli yapısal değişikliklere vesile olmasını umarım.

DOÇ. DR. HAKAN YÜCEL

Gençlerin Siyasette Özne Olma Hali (2023)Gençlerin Siyasette Özne Olma Hali (2023)
Başa dön