Yerelde Genç Temsil: Engeller ve Deneyimler
Gençlerin Türkiye siyasetinde yaşadıkları deneyimleri ve karşılaştıkları engelleri analiz eden bu rapor kapsamında 20 genç (7 CHP, 4 AKP, 2 İYİ Parti, 2 Saadet Partisi, 2 YRP, 1 Gelecek Partisi, 1 DEVA Partisi) ile derinlemesine mülakat gerçekleştirilmiştir. 2024 yerel seçimlerinde aday veya aday adayı olan gençler, siyasi olarak örgütlüdür. Siyasi örgütlü gençlerin motivasyonlarını anlamak, onların yaşıtlarından farklı olarak kurumsal siyasete duydukları inanç nedeniyle önem arz etmektedir.
Raporda, gençlerin tepkiselliği, siyasete girmelerinde önemli bir faktör olarak değerlendirilmiştir. Gençler, değişim yaratma amacıyla sistemde ve liderlik anlayışında gözlemledikleri eksiklikleri gidermek istemektedir. Örgütlenmeyi bilen gençler, siyasete girmeye daha fazla motive olmaktadır. Bu beceriyi, siyasal olarak örgütlü ailelerinden miras almış olabilecekleri gibi, sivil toplumdan da öğrenmiş olabilirler. Gençlerin aday olma süreci genel olarak iki farklı yol izlemektedir: Kimi gençler kendi istek ve çabalarıyla aday olurken, özellikle sağ partilerde bazı gençler başkaları tarafından aday gösterilmektedir. Başkaları tarafından aday gösterilen gençlerde “görev istenmez verilir” düsturu ön plana çıkmaktadır. Aday olan veya aday gösterilen gençlerin arka planında ise çoğu zaman bir “vitrin kaygısı” bulunmaktadır. Bu vitrinde yer alabilmek için gençler, birbirlerini desteklemek yerine bir rekabet ortamına maruz kalmakta ve genellikle “sorun çıkarmayan” gençlerin bu süreçte avantaj sağladığı gözlemlenmektedir. Türkiye siyasetinde mevcut olan kutuplaşma sorunu, gençlerin kendilerinden farklı görüşteki akranlarına karşı aşırı tepkiler vermesine yol açarak, gençler arasındaki dayanışma motivasyonunu zayıflatmaktadır.
Gençlerin adaylık veya aday adaylığı sürecinde karşılaştıkları sorunlar üç ana başlık altında incelenmiştir: yapısal, kurumsal ve kültürel engeller.
Yapısal engeller arasında en büyük yükün, sürecin ekonomik ve sosyal sermaye gereksinimi olduğu tespit edilmiştir. Gençler, ekonomik yükün yanı sıra esnek çalışma saatlerine ve daha fazla boş zamana sahip olmaları gerektiği yönünde bir beklentiyle karşılaşmaktadır. Ayrıca, siyaset arenasında gerekli kişileri tanıyabilecekleri bir sosyal ağlarının bulunması da beklenmektedir. Bu ağa sahip olmayan gençler için ise yeni kurulmuş partilerin alternatif olduğu görülmüştür. Bu bağlamda, büyükşehirlerde aday olan gençlerin daha küçük şehirlerde aday olmuş yaşıtlarına kıyasla hem ekonomik hem sosyal sermaye konularında daha fazla zorlandığı gözlemlenmektedir.
Kurumsal engeller açısından bakıldığında, siyasi partilerdeki organizasyon yetersizliği dikkat çekmektedir. Gençler, yeterli bilgi alabilecekleri ve kaygılarını dile getirebilecekleri parti içi bir kanal bulmakta zorlanmaktadır. Ayrıca, eksik organizasyon nedeniyle partiler ile gençler arasındaki ilk temas genellikle olumsuz bir deneyime dönüşmekte, bu da gençlerin siyasete dair umutlarını kırmaktadır. Siyasi partilerde giriş ve yükselme süreçlerindeki şeffaflık eksikliği ise hizipçiliğe zemin hazırlamakta ve temsil çeşitliliği açısından risk oluşturmaktadır. Siyasi partilerde genç temsilini artırmaya yönelik kotalar geleneksel bir yöntem olarak varlığını sürdürse de genç adaylar bu uygulamanın işleyişine dair çeşitli eleştiriler getirmektedir.
Siyasette yaş hiyerarşisi hâlâ varlığını sürdürmekte ve bu durum, gençleri sürekli olarak kendilerini kanıtlamak zorunda bırakmaktadır. Kültürel olarak yaygın olan “gençlerin sırasını beklemesi gerektiği” düşüncesi, bu kanıtlama sürecini daha da zorlaştırmaktadır. Gençler, dünyaya daha iyi uyum sağlayabildiklerini, yaşlarının getirdiği hız ve anlama kabiliyetlerinin kendilerine avantaj sağladığını düşünmektedir. Ancak yaş hiyerarşisi nedeniyle, bu avantajlar çoğu zaman sahada ücretsiz iş gücü olarak görülmekte ve gençlerden bu iş gücünü sonuna kadar sunmaları beklenmektedir.
Gençlerin karşılaştıkları sorunlara yönelik öne çıkan çözüm önerilerinden biri, gençlik kolları üzerindeki üst kademe etkisinin azaltılmasıdır. Gençlik kollarının kendilerine ait bir genel başkanı olması, belediye başkanlarının meclis üyelerinde özel bir kontenjana sahip olmaması ve gençlik kollarının işleyişine dışarıdan müdahale edilmemesi öneriler arasında yer almaktadır.
Bu başlıklar raporda detaylı olarak ele alınmış ve katılımcıların yorumlarıyla desteklenmiştir. Sahada, genç temsilinin artırılmasına yönelik halkın olumlu bir yaklaşımı olduğu gözlemlense de bu destek büyük ölçüde sözde kalmaktadır. Vatandaşın gençleri “mağdur olarak” gördüğü ve bu nedenle gençlerin daha çok temsil edilmesi gerektiğini düşündüğü sonucu çıkmaktadır. Gençlere bakış açıları arasında mağdur olarak görmek gençlerin yaşadıkları sorunlara karşı onlara acımak ancak harekete geçmemek şeklinde özetlenebilir. Gençlerin temsilinin önündeki engellerin kaldırılması, bu desteğin oya ve eyleme dönüştürülebilme kapasitesine bağlıdır.