İşgücü Piyasası Politikalarına Gençlerin Gözünden Kısa Bir Bakış
Günümüzde üretim yapısı ve teknolojideki değişimler sonucunda belirsizlik süreçlerinin ve karmaşıklığın giderek arttığı, son derece dinamik bir işgücü piyasası söz konusudur. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sonucunda teknoloji kullanımının işgücü piyasalarında her geçen gün daha değerli hale geldiği görülmektedir. Bu durum, aynı zamanda mal ve hizmet üretiminde nitelik düzeyi yüksek işgücünü de vazgeçilmez hale getirmiştir. Öte taraftan, düşük nitelikli işgücü gün geçtikçe daha dezavantajlı bir duruma düşmekte; hatta uzun ve sancılı bir işsizlik sürecinin sonunda işgücü piyasasının tamamen dışına itilmektedir. Dolayısıyla, bugünün gerek gelişmiş gerek gelişmekte olan ekonomilerinin işgücü piyasalarının tanımlayıcı dinamiklerinden birinin dijital dönüşüm olduğunu belirtmemiz kaçınılmazdır.
Küresel işgücü piyasalarında bugün, bir tarafta sürekli ve yüksek işsizlik, istikrarsız ve güvencesiz işler, nitelik ve beceri uyuşmazlığı ile mevcut niteliklerin geçersizleşmesi problemleri yaşanmakta; diğer tarafta, dijitalleşmeye bağlı olarak talep kesiminin yükselen nitelik, beceri ve bunlardan hasıl olan ihtiyaçları sonucunda ekonomik gelişme ve rekabet gücünün belirleyici faktörü olan beşerî sermayenin önemi gittikçe artmaktadır. Söz konusu paradoksal yapı kuşkusuz, işgücü piyasasının iş yapış şekillerinde radikal bir değişiklik olacağına da işaret etmektedir. Dolayısıyla, geleceğin işgücü piyasasında insana yakışır işlere ancak halihazırda olandan çok daha nitelikli bir işgücü sahip olabilecektir.
Diğer yandan, 2008 yılı sonlarına doğru Amerikan ekonomisinde başlayan ve kısa sürede küresel ekonomiyi etkisi altına alan kriz, pek çok sektörde mevcut işlerin azalmasına yol açmıştır. Söz konusu krizin işgücü piyasaları üzerindeki etkisi hala sürmekte olup, bu etkinin genç işgücü üzerindeki yansımaları çok daha yıkıcıdır diyebiliriz. Gençler, gençler içerisinde özellikle de genç kadınlar, işsizlikten daha fazla etkilenmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre, genç insanlar yetişkinlere oranla işsizlik riski ile ortalama olarak 3 ila 4 kat daha fazla karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca, pek çok gencin işgücü piyasası veya eğitim süreci ile herhangi bir ilişkisi bulunmadığını da belirtmek elzemdir. Genç işgücü açısından söz konusu olan bu olumsuz tablo, eğitim düzeylerindeki iyileşmeye rağmen ortaya çıkmakta ve dünyanın pek çok bölgesinde telafisi güç sosyal olaylar şeklinde topluma geri dönmektedir. Küreselleşen dünyada günümüz gençliği, ekonomik krizden bu yana tüm dünyada artan işsizlik nedeniyle yitik bir nesil olma riski ile karşı karşıyadır. İşsizlik baskısı altındaki çok sayıda genç, aslında işgücü piyasasına girmeden önce öngörmediği bir durumla yüz yüze gelmiş ve daha önce çalışmayı düşünmediği işlerde çalışmak, bu sebeple istikrarsız, kayıt dışı veya güvencesiz işleri kabul etmek zorunda kalmıştır. Genç bir kişinin kariyerinin henüz başlangıcında uzun müddet işsiz kalması, iş başında bilgi ve beceri kazanımının gecikmesine ve gelecekteki kazançları ile iş olanaklarının azalmasına yol açmaktadır. Bu açıdan, pek çok gencin işgücü piyasasındaki ilk deneyimi yaşam boyu sosyoekonomik koşulları üzerine hoş olmayan bir şekilde etki etmeye devam etmektedir.
Türkiye’nin küresel ekonomik konjonktürde önemli bir aktör olarak yer alabilmesi açısından işgücü piyasasındaki gelişmeler son derece önemlidir. Bu bağlamda, işgücü piyasasının kurumsal işleyişinin iyileştirilmesi, başta gençler, kadınlar ve eğitim düzeyi düşük kişiler olmak üzere işgücü piyasasında yer alan tüm bireylerin temel ve mesleki becerilerinin, işgücü piyasasının sürekli değişmekte olan ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde geliştirilmesi, dijital dönüşümün ve bilgi teknolojilerindeki gelişmelerin işgücü piyasasını nasıl etkilediğinin ve bu etkilerin ne şekilde fırsata dönüştürülebileceğinin ortaya konulması gerekmektedir.